DERSİMDEKİ SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİN 45. GÜNÜ
Uzaklara bakıyorum
Dağlar yakın geliyor bana
Yakındakiler dağ gibi uzak
Dağları denizlerle kavuşturan
Sular çağırıyor
Rüzgâr sevinç taşıyor
Esir şehirlere
Rozanın çığlığı çarpıyor
Yüreğimizin ayaklarına
Gitmeliyiz
Kendi sularımıza dönmeliyiz
Ölüm günbatımı ise
Serin dağ başlarında ölmeliyiz
Gitmeliyiz
Düşlerimiz hala sıcakken
Mehmet Özer
Daha iyi dinlenmiş hissediyorum kendimi. Şimdi mis gibi çay ve jeli bom fena olmaz. Yudumlarken ağır ağır çayı, kirli sakalı ve dostça sesi ile merhaba diyor; ben Mehmet Özer. Ben hüsnü hoş geldin şair adam. Ellerinden öper günün ilk saatleri. Sende çayımızdan içer misin, birde şu meydandaki 45.günümüze kendince bakar mısın? İyi biliyor buranın dağlarının gün batımı ve sularını. Gitmeliyiz, düşlerimiz hala sıcakken… Kendisinin yakın arkadaşlarının isimlerini paylaşıyor bizle. Konuşacağım hepsi ile tek tek. Aynı karelere resimleniyoruz. Giderken aklında ikimizin de duyabileceği şekilde dillendirdiği “tıkandım” sözcüğünü not olarak bırakıyor.
Nazlı akıyor yüzüme attığım su keçisakalımdan süzülürken. Musluğa eğildiğimde bileklerimin inceldiğini fark ediyorum. Elmacık kemiklerim iyice belirginleşmiş tıpkı irice burnum gibi. Çukurdan bakıyorum, dokunuyorum ayak bileklerimden boynuma kadar. Bu zayıf beden benim. Kaç beden zayıflamış olabilirim, kuşkulanıyorum sıfır beden bu olmasa gerek. Hâlbuki çokça görmüştüm çokça belli etmemeye çalışmıştım bakışlarımı.
Aynaya yeniden bakıp tam 80 adım sonra günlüğüme uzanıyorum. “Seni oradan çıkartıp alacağım” “canım kardeşim” böyle yazıyorum. Böyle olacak kesinlikle bedenim zayıflarken ciğerimden yükselen sahiplik duygusuyla aceleci kimliğime bürünüyorum. Dağ gibi yüksek ve o kadar göğe yakınken hiç bu kadar güçlü olmadığımı düşünüyorum.
Stutgard’dan bol alkışlı destek haberi geliyor. Bizde onları meydan okuyan çadırımızdan saygı ile selamlıyor alkışlıyoruz. Dönecek gün, büyüdüğümüz sokaklar saracak bizi. Bu bir kavga faşizmle yürüttüğümüz. Biz kazanacağız kavganın sonunda. Haklı ile haksızın düğüşünü bir kez de ben vereceğim. Başlarken demiştik, tankım topum yok diye. Ama inanırım insana, sevgiye, aşka, inanırım çocukça, adalete, eşitliğe, paylaşmaya. Özgür kılar beni bu taşıdığım duyguların tamamı ve güçlü. Onların insana inanmaz yalanlarından ötürü sevmezler kimseyi sevgileri yoktur. Çocuklukları, adaletleri yoktur eşitliği tanımaz, paylaşmaya yanaşmazlar. Sahici selamları saradandır, güvensizdir, kaçaktır, bencildir. Olsun çıktık şimdi aynı arenadayız. Aklımda kalan binlerce yıllık tarih ve isimler. Nefesimle nefes alan binlerce alnı bantlı dağ rüzgârı var. Kollarımı açtım, alnımda gururla yeşerecek gülümseyişleri bekliyorum.
Seyit Rıza parkına iniyoruz. Annem, Fidan ana, Hasan amca ve hocamız. Çay içeceğiz oturacak yer yok. Hasan amca kızgın… Kaşlarını çatma güzel amcam. Halka rağmen halk için. Sey uşen heykeline de uğruyoruz. Bana deli demişlerdi hep gördünüz değimli iyi geceler zeka da deli kalanlar.
25 Temmuz 2011
ALİ YILDIZ’ın abisi HÜSNÜ YILDIZ
Tel: 0533 300 96 07
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder