7 Temmuz 2011 Perşembe

DERSİM’DEKİ SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİN 27. GÜNÜ
Üç günlük destek açlık grevini Ahmet Abi, Özgü ve Deniz bitiriyorlar. Tayad’dan Hüseyin abi başlıyor. Özgü umuta dönüyor arkasında inançlı dostluklar bırakarak soruyorlar ‘sizin kız gitti mi ’ diye…
Fidan ana çınarlık yüzü ile Hüsniye Aydın’a mı benzetti  sormuyoruz, en çok o soruyor. Hüsniye Aydın (Sabahat) Fidan ananın sağlıkçı kuzusu Dersim Hozat Çaytaşı Köyü’nde arkadaşı ile kuşatıldığında “kara kız ” devrim bayrağını açıp göklere şehit düşüyor. Kardeşinin kendisini beklediğini biliyordu kara kız Fidan anaya el sallarken. Fidan ana sabahları beni öyle sıcak öpüyor ki anemin kokusunu aratmıyor bana. Haydar Aydın’ı öpüyor benimle. Böyledir bizim sevdamız. Fidan ananın birkaç günlük kuşatmada şehit düşen türkülerde çalınan 12’lerden Haydar’ın hiçliğinde beni bulması. Yüreğine düşen iki şarapnel parçasına aşık Fidan anamız. Hüsniye ve Haydar, şimdi doruklarında Dersim’in, gülümseyerek gururunu yaşıyorlar. Fidan ana Deniz ve Ali’nin abisi ile. İnsan olabilirlikle yaşamı pahalı halkalardan kurtarıp yaşamı devrimcileştiremiyorsa kendin döngüsünden kurtulamaz. Fidan ana ve Deniz sıradan bireyler onlar. Farkında olmadan belki, sloganların arkasına sığınmadan devrimci bir hayat yaşıyorlar. Kocaman öpüyorum. Bu güzel ailelerimizi güzel kalplerinden.
Avusturya’dan Melborn’dan anne ve kız çoçuğu çadırımıza merhaba diyorlar. Ben Dersimliler’i Aborjinliler’e benzetiyorum diyor. Avusturyalılar Aborjinler’in önce topraklarına el koydu, çocuklarını kaçırıp köle olarak çalıştırdı. Asıl yerlisi olan o toprakların vahşi kapitalizmin çarklarında öğütüldü. Yaşam alanlarını daraltıp kültürleriyle oynadılar. Yeni hayatlarında artık ‘sirkteki maymun’ dular. Alkol ve uyuşturucuya alıştırılıp kişiliksizleştirildiler. Bu güzel halk arasında artık intihar sıradanlaştı çünkü öz benliğini yitiren bu halk gerçek kimliğine dönmek için ölümü seçiyordu. Dersim öyle tufanlara karşı koymuştu ki egemenlerin her zaman hedefinde olmuştu. Direniş ve kahramanlığın sembolü mazlumların sığınabileceği doğal bir kale olmuş, hep direnmiş. Bu günkü egemenler bu tarihi gerekleri çok iyi biliyorlar. Doğasına saldırmaları bundandır. Toprak, su, ateş ve havasını bombardımana tutmaları bundandır. Kimliğine saldırmaları mayasını bozma hevesleri bundandır. Alişer ve Zarife’nin sevgiyle yoğrulmuş aşkına bitmez öfkeleri bundandır. Ama bilsinler ki bu dağlar bu vadiler bu suyun bitmez akışı bu tarih daha binlerce direni ve direnişçisini bağrında büyütmeye gebedir. Çok uzaklardan halkın sesi olabilme çabasındaki nilüfer çiçeği güven ve dostça iki sayfada benden diyor gülüşüyoruz.
Veli Dayımız’ın kardeşinin köyüne patosa giden gençleri konuşuyoruz. Önce yarım saat gözleri yaşaracak sonra alışacaklar. Kıskandım onları ben gidemediğim için. İyi geceler çoçuklar çoçuk kalanlar…

6 Temmuz 2011

ALİ YILDIZ’ın abisi HÜSNÜ YILDIZ
Tel: 0533 300 96 07
www.cenazemiziistiyoruz.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder