18 Temmuz 2011 Pazartesi



DERSİMDEKİ SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİN 38.GÜNÜ
Saat 09.00 gibi oldukça geç bir saatte uyanıyorum. Günaydın yeni günün, umutları günaydın özgürlük anıtı…
Az sonra annem geliyor. Sizlere temiz çamaşır getirdim. Her gün çıkartın kirlilerinizi, çok terliyorsunuz ben yıkarım. Bana buraya bir leğenle, tas getirin yeter. Arkadaşımız “olur mu ana sana iş yaptırırsak insanlar bize ne der sonra” deyince, ya allahınızı severseniz böyle yapmayın, bir şey yapmayınca kendimi iyi hissedemiyorum. Arkadaş sakine anaya ne yaptıralım onu yormadan der gibi bakıp yardım istiyor benden. Anne sen dernekte yemek ve temizlik işlerine bak… Zaten arkadaşlar aralarında konuşuyorlar yemeklerin tadı eksik diye. Yaparım diyor annem hüner yükleyip ellerine, arkadaşla derneğe gidiyorlar.
Sincan F Tipi Hapishanesine ve Bakırköy Kadın Hapishanesindeki özgür tutsaklara faks yazıyorum.
Çadırı güçlendirmeye çalışıyor arkadaşlar. Rüzgâr sert yüzünü göstermeye başladı. Yaz abi yağmur yağacak onu da yaz. Yazarız tabi hocam. Şu an buradaki her şeyin bizimle bir ilişkisi kesin oluyor. Kendini tekrar gibi görünse de, her gün yeni deneyim bizler için. Hazırlıklı olmalıyız bu değişime. Dış görünüşte değişim çokça ifade ediliyor. Israrla iyiyim diyorum, çünkü iyiyim ve umutsuzluk asla yok. Bildiğimi sandığım hayattan şu 38 günde öğrendiklerimiz birer ders niteliğinde. “kervan yolda dizilir” kararı verdik önce, alacağız diye Alimiz’i. Sonra nasılı konuştuk ve ne zamanı…
Yalansız her bir an, kara gözlerin sihirli dokunuşu gibi bakışlarımız. Kararlığımız etkiliyor insanları. Bir konuğumuz bitkisel hayata girersin dikkat et deyince, duymuş gibi evrim arıyor dost yüklü sesiyle. Halkın avukatı olmak mı demiştik. Bu da gelir geçer evrim sende dikkat et… Her geçen gün eriyor gibi görünse de beden açlığı silaha dönüştürenlerin gücü bende toplanıyor bunu hissediyorum. Bir kaldıraç bulun sallayayım dünyayı dersimin dağlarına dayayarak. Dönüş yolu buradan sabır, güven, fedakârlıktan geçiyor. Öyle bir yeniden yaratılmışlık ki kalp’imiz ağrımayı unutuyor. Zulme karşı eşkıyalar doğurmuş topraklarla öpüşme zamanıdır. Bugün aşkların masalımsı fedasını anlatmalı. Vazgeçişin aslında ruhun, bedenin, özgürlüğün teslimiyetine zayıflığına olan isyanıdır. Direnişimiz yükselecek adım, adım dünyaya anlatacağız dersimdeki çadırı. Meşru insani bu hak talebini görmemezlikten gelenler, yenilecektir. Bu toplu mezarı açacağız, faşizme karşı direniş haktır, bu gün bunu kullanıyoruz.
Avrupa’daki dostlarımızın destek açlık grevi bitti. Hiç büyümemişsiniz sizde yürekteki çoşku o olsa gerek. Hepinize Dersim coşkusuyla selamlar. Ortak düşler adına iyi geceler.
17 Temmuz 2011

ALİ YILDIZ’ın abisi HÜSNÜ YILDIZ
Tel: 0533 300 96 07

DERSİM’DEKİ SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİN 37.GÜNÜ
Bizdeki heyecanı yüreklerinde hissedip gece yarısı arayan dostlarımız oluyor, onlarca özre meraklarını sığdırarak. Anlıyoruz onları, hiç şikâyet etmeden paylaşıyoruz bıkmadan.
55 yaşlarında uzun boylu gözlerinde alacak bakışlı bir amca duvarın diğer tarafından selamın aleyküm diyor. Av. Behiç Aşçı burada mı diyor. Buradaydı gitti diyoruz. Yüzünü ekşitiyor. Avukat olarak tutacaktım…! Hayırdır diyoruz. Sizinkine benzer bir meselem vardı deyince buyurun buraya gelin çay içelim diyoruz. Anlatmaya başlıyor. Yurt dışında yaşıyorum, İzmir’de, Elazığ’da ve burada arazilerim vardı. Eski eşim kiraları alıyor, evin tapusunu da üzerine almış, buradaki avukat beni 11 milyar dolandırdı diyor. Üzüldük be amca da bir benzerlik bulamadık meselenizde. Sessizce düşündüklerimizi duymuş olacak ki ha birde sanırım “Yeşil”le ortak çalışıyor. Bu sefer başlıyor güç gösterisine. İyi ki Behiç abi burada değilmiş değil mi?!
Çadırımızın diğer duvarında duran başka bir amcamız anlatmaya başlıyor. Kalabalık gördükçe gelip anlatıyor. Kaçıncı anlatışıdır acaba ben hatırlamıyorum. Avukat tuttum 1,5 milyar verdim. 20 sene evvel gerilla oğlun otobüs yaktı. Oğlun daha sonra öldürülmüş olsa da sana fatura bıraktı demişler. Yirmi sene sonra mahkeme mahkeme dolaşmaya başlamış amcamız. Oğlu otobüs yaktı diye amcadan 24 milyar istiyorlar. Cenazeyi vermeyenler için ucunda para olunca zaman sınırı tanınmıyor.
Fransa, Almanya ve İngiltere’de başlayan destek açlık grev haberlerini alıyoruz. Avusturya Viyana’daki konsolosluk önündeki sloganların sesleri meydanımızda çınlıyor. Bu bizim meselemiz, kalp atışlarının ahengi bizimkiyle aynı ritimde atıyor. Alacağımız var diyorlar ki hiç alacağımız kimsede kalmamıştır.
Hüzün duvarlarda ağ kurmuş odanın, kumru yapmış yuvayı, özenerek döktüğü gözyaşlarıyla. Yalnız kalmasın diye gülü arkadaşlarının resimleriyle donatmış. Çeyizlik hepsi, tane tane dizilmiş raflara hayat serüveni. Daha dikkatli bakıyoruz, deminki kasvetli havanın olmadığını görüyoruz. Odadaki herkes gülümsüyor. “sizin yapacak işiniz yok mu?” yapacak işimiz çok haklısınız. Aklıma o an gelen en güzel kavuşma dileklerini bırakarak, munzurdan salınarak geçiyoruz.
Gitmelisin diyorum, sana ihtiyaçları olabilir. Hastalığının 3. Evresinde olan babasının yanına… Birileri var yanında ilgilenen, şuan burayı bırakıp gidemem… İnce toroslardan değil ama dersimden gürlüyor işte. Elleri sıkılası, gözleri öpülesi, yürekleri kucaklayası insanlarımız. Hayatın akışından bir haber olanlara veya çokbilmişlere nasıl veriyorsunuz bu dersleri…
İngiltere’deki destek açlık grevindeki 20 arkadaşın aramasına şaşırmıyoruz. Karşılıklı anı yaşıyoruz tek yürek olarak. “özgürlük komitesi”  selam olsun özgürlüğü bu şekilde yorumlayabilenlere.
Ay bulutlanıyor. Karardı iyice gökyüzü. Bir anne burası süresiz açılk grevi çadırı diyor. Tekerler dönüyor kimini umuda, kimini geleceğe kavuşturma adına. Bagajlar özlem yüklü çoğunlukla uzak plakalar küçük meydanda. Cadde boşalırken boydan boya serinlik kaplıyor kollarımızı sıkı giyinmeli bu gece. Belki düşde kurmalı sarılırken sıkıca battaniyeye.
Avusturya Anadolu federasyonundan 7 kişi ile 3 günlük açlık grevini şimdi öğreniyorum kızıyorum kendime. İngiltere’deki destek açlık grevinde bulunan arkadaşlar arıyorlar. Gecemizi, açlığımızı, direnişimizi paylaşıyoruz. Değil ülke dalga dalga dünyayı sarıyoruz, zaten yeniden inşası için yola çıkmadık mı. Zılgıt sesleri geliyor, hep birlikte ve coşkulu. Onların sesini mahpustaki tüm özgür tutsaklara yolluyoruz. Onların soluk alış verişlerini ayın gölgesinde sabahlayacak olanlarla paylaşıyoruz. Kalpleri, sevgileri, hasreti ve zamanımızı paylaşıyoruz. Bin kerede doğupta ölümü yine bu aile içinde olmak istiyoruz. Suyun sesi uzaktan da olsa tertemiz akıp geçiyor önümüzden. İşte şimdi demli bir türkü söyleme zamanı…
16 Temmuz 2011

ALİ YILDIZ’ın abisi HÜSNÜ YILDIZ
Tel: 0533 300 96 07

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder