13 Temmuz 2011 Çarşamba

DERSİM’DEKİ SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİN 28. GÜNÜ
Bireysel zenginler ne kadar fazla som altından yataklar, tuvalet taşları içinde sahte cennetinde halklarından kopuk yaşamlar, Afrika’nın da kaderi olmuş. Ekolojik sistemi tahrip edip var olan doğal kaynaklarına da yerli işbirlikçilerle el koyan emperyalizm vahşi yüzünü Kızıldeniz de gösteriyor. 197 göçmen denizin ortasında teknelerinin yanması sonucunda öldüler. Gazete böyle yazıyor. Böğürtlen çayı ve şekerimden sonra cigaramdan aldığım bir nefes mülteci çığlığında dumanlaşıyor uzaklara. Göllerini kiraladılar bin yıllık, altınını çaldılar, ağacını kestiler, yabani hayvanını, doğasını bitirdiler kirlettiler kara kıtanın büyük bölümünü. Kabileleri savaştırdılar, cesetleri soğumadan akbabalara attılar. Zincir şekil değiştirmiş Kunta Kinte’ler artık beyazların topraklarına kendileri gider olmuştu. Tabi gidebilirlerse suların içinde yanarak Kızıldeniz bilinmez mezarları olana kadar. Rivayet derki emperyalizm 800 milyon Afrikalı’yı aç ve susuz bırakarak önümüzdeki yıllarda ölüme mahkum edecek. Yapmaz mı bu kadarını yapar. Barbarlığın temsilcileri onlar. Dünya halklarına estirdikleri terör bunun en iyi kanıtı değil mi. Tarlabaşı’ndaki siyahi kardeşlerimin göçmen aşklarına bin hürmetimiz olsun. Kayıp gömleğin mülteci hasreti asılı değilse Beyoğlu’nda bu utanç bizlerin ses çıkarmayanlara aittir. Afrika’da zenci Latin Amerika’da yerli ülkemizde Kürt, Alevi, Ermeni ve azınlıklara dönüp bakma gücümüzü yitirmişsek bananeci  sürekli bireysel kaygılar denizinde kaybolmuşsak ne anlamı var insanlığımızın.
Ölüm sürekli uçuşta Dersim dağlarında kuşların özgürce uçmasını istemiyorlar. Dersim dağlarında güneş doğsun istemiyorlar. Peş peşe hiç durmadan dağlarını dövüyorlar. İç çekiyorum sıkıntıdayım bir cigara daha içip koruyucu kalkanları dağların üstüne örtüyorum.
Roj TV ‘den arıyorlar, canlı bağlanıyorum. Açlık grevinin tehlikeli  bir noktaya doğru gittiğini söyleyip nasıl bir yol izleyeceğimi soruyorlar. Cevabı hemen veriyorum, talepler karşılanıncaya kadar vazgeçmeyeceğim diyorum. Elimde 122 ölüm orucu direnişçisinin kitabı var, okuyorum. Armutlu’da kimsenin dayatması olmadan açlığa yatanlardanım ben de artık. Armutlu’nun o büyük sevdası Dersim meydanındaki çadırımızda vücut buluyor artık. Benim kardeşimdi Ali, Ali saygı duyduğum bir devrimci artık. Ben Ali’yi almadan hiçbir yere gidemem, gitmez ayaklarım. Hem burası Dersim bana da öyle güzel kucak açmış ki. Sorulmada hesabı gidilir mi kırılmaz mı bu dağların şahanları. Ve tarih şahidimiz olsu ki kırıla her dişin hesabı sorulacak. İhanetin kokuşmuş ilişkileri tırnaklarını sakladığı yuvasından çıkarana kadar peşinde olacağız. Ve sen dostum diye sırtını sana dönenlere sapladığın bıçağın kan damlalarında boğulacaksın unutma sen ihanetsin. Yılanın derisini değiştirdiğinde hala kalabiliyorsa sende öylesin soframızdan, yatağımızdan, kalbimizden, hayatımızdan çıkansın.
Binlerce yıldız yağıyor geceden. Toplanmış bulutlar ağlayamamanın acısıyla öfkeli yüreğimde ihanete uzanan köprüye…  Rahat uyu güzel kardeşim. Seni binlerle seviyorum…
7 Temmuz 2011

ALİ YILDIZ’ın abisi HÜSNÜ YILDIZ
Tel: 0533 300 96 07
www.cenazemiziistiyoruz.blogspot.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder