SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİN 19.GÜNÜ
Yeni günün ilk misafiri bir ablamız oluyor. Çay ikram ediyoruz. Elleri nasırlı yüzü rüzgâr yanığı kederi gözlerinden akıyor. Benimde eşim üç yıl asılsız bir ihbar sonucu kırk gün işkenceden sonra cezaevine yattı. Memurluğu elinden alındı. Ben iki kız çocuğum ve kaynanam bir anda yalnız kaldık. O dönemlerde kimside sahip çıkmadı. Bir anda sinirleri boşalıp ağlamaya başlıyor. Bir şey diyememenin çaresizliği ile bakışıyoruz. Bunlar yaşadığımız gerçeklerdir çok acı çektik ama devletten başka da kimseyi suçlamadık. Devlet hepimizi bizden değilsiniz diyerek düşman bellemiş. Sultan selim gibi kırdılar bizi diyor artık hep yanınızdayım her gün geleceğim deyip öfkesi dudaklarına koyup gidiyor.
Suudi Arabistan’dan Hataylı bir grup işçi arkadaş arıyor. Her gün takip ediyorlarmış bizi. İmza topluyoruz burada Suudi Arabistanlılara Türk devletini AKP’yi ve Tayyip Erdoğan’ın ikiyüzlü politikalarını anlatıyorlarmış. Ortadoğu halklarına topyekûn savaş açan ABD emperyalizminin ve Tayyip Erdoğan’ı elimizden geldiği kadar teşhir ediyoruz diyorlar. Sıcacık çöllerin sahipleri omurgasız sürüngenler olsa da biliyoruz ki gece daha çok ortaya çıkarlar. Bir koruyucu ağacımız dünyanın neresinde olursa olsun vardır ki günü hep biz karşılarız. Hataylı işçilere kucak dolusu selam yolluyoruz.
Ece Temelkuran’ı, Umur Talu’yu ve Ertuğrul Mavioğlu’nu arıyorum. Anlatıyorum süreci. İlgiyle dinliyorlar beni ve mail adreslerine konuyu ayrıntılarıyla göndermemi istiyorlar.
Bilgesu Erenus ve Mehmet Esatoğlu’nu da arıyorum. Onlarda çok duyarlılar konuya. Neler yapabileceğimizi konuşuyoruz.
Müzik sistemimiz dün akşamdan beri arızalı onarmak için arkadaşlar çeşitli çareler üretiyorlar fakat henüz halledemedik. Yeri gelmişken dersim merkezde gerçek anlamda bir sanayi olmadığı gibi ufak tefek ihtiyaçların giderilmesi için bile tamir, servis, bakım için yerler yok. Her şey Elazığ ve Malatya’dan karşılanıyor. Nüfusun üçte birinin asker ve polisten oluştuğu söyleniyor. Bu ayrışma neticesinde oluşan kamplaşma hayatın pahalılaşmasına sebep olmuş. Tabi doğa şartları ve ulaşımında bunda etkisi var. Yılların mücadele yükünü omuzlayan dersim binlerce devrimci ve yurtsevere kucak açmış bağrına basmış. Sistemin alevisi, solcusu, komünisti, aydını, tüketicisi olmak burada da etkisini gösteriyor. Devlet eliyle daha fazla teşvik ediliyor, pirim veriliyor. Yinede ne olursa olsun onca olumsuzluğa rağmen dersim dersimdir.
Ankara’dan İsmail Cengiz arıyor. Sincan kadın hapishanesinden başta Didem Akman olmak üzere bütün kadın tutsakların onurlu direnişimizi destekleyerek selamlarını iletiyor. Yine Sincan F tipinden başta Veli Dikme ve A. Kemal Aşık olmak üzere devrimci tutsakların yüreklerinden kopup gelen selamlarını iletiyor. Bizde devrimci tutsakları onurumuzdur diyor selamlıyoruz dersimin kalbinden onları.
Yıldızlar geceyi ışıtmaya başlayıp caddeler iyice sessizleşirken munzurun akan suları gibi düşlerimize dalıyoruz.
28 HAZİRAN 2011
ALİ YILDIZ’ın abisi HÜSNÜ YILDIZ
Tel: 0533 300 96 07
cenazemiziistiyoruz@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder