30 Haziran 2011 Perşembe

AÇLIK GREVİNİN 20.GÜNÜ

SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİN 20.GÜNÜ
Dün akşam geç saatlerde avukatımız Taylan Tanay geliyor. Sabah yaptığı Elazığ, Malatya ve Çemişgezek savcılarının topu yeniden birbirlerine attığından bahsediyor.  Ama zaten şunu biliyorduk bu devlet ve AKP faşizmi değil toplu mezarları açmak üstüne beton dökmek istiyor. Bunu ön görerek böyle bir mücadeleye başladık şimdi bu bayrak bizim elimizde ve onu taçlandıracak güce ve inanca sahibiz.  Asla bir tereddüt ve kaygımız yok. Bunun bedeli ne olursa olsun her koşulda kazanan biz olacağız. Her sayfası direniş ve kahramanlık dolu insanoğlunun özgürlük mücadelesinde bir bedenin asla önemi olamaz ki 14 yıldır süren bir özlemdir kavuşmadır sevgidir. Hakikatimizdir varoluş gerçeğimizdir bu güneş.
Hüsnü Yıldız sanat sokağı açlık grevi çadırı Tunceli. Postacı beliriyor çadırımızın önünde Ercan yıldız T tipi Hapishanesi’nden devrimci tutsağın mektubu çadır adresli geliyor. Gülümsüyoruz moralimiz artıyor. Çadırımız kabul görmüş. Sevgili Ercan’ın dayanışma mektubunu bir çırpıda okuyup özgür yarınlarda buluşmak üzere diyoruz. İlginçlik devam ediyor çadırımıza gelen sivil polis çadırımızdaki arkadaşlardan birine savcılık soruşturma kâğıdını uzatıyor 33 soruşturma açılmış hakkında. Derya gülüşler uçuruyoruz hep birlikte.
Dün gece dersim üç fidanını daha kök salmak üzere toprağın koynuna bırakıyor. Bulutlar simsiyah akıyor dersim dağlarından ovacık ovaları üç yeni renk katıyor güzelligine.
Hollanda’dan bizi TV de görüp daha sonra torunlarıyla beraber bir amca elinde bir buket çiçekle ziyarete geliyorlar. Amca ve torunları sıcacık kucaklıyorlar bizleri. Benimde kızım bu dağların kardelenlerinden diyor.
Dün arkadaşlar Ovacık’a konser çalışmasına gittiklerinde ovacık belediye başkanına çadırdan da bahsetmişler. Dersim merkeze gelince yanımıza uğrayarak desteklerini sunuyor.
Genç bir kız masamıza geliyor merhaba demeden boğazında zapt edilmez bir hıçkırıkla ağlamaya başlıyor. Aklımız bir anda kalıyor onunla çadırın içine gidiyoruz anlat ne oldu merak ediyoruz. Çok anlamlı değil sorumuz. Burası dersim ve ölümün kimin yakınından geçeceğini bir anlık unutmuşuz. Dünkü şehit olan gerillalardan ikisi akrabam diyor. Bu kez düğüm bizim boğazımızda yuva kuruyor. Kaç kez söyledikte bu sözleri insan alışamıyor onlar bunu tercih ettiler. Şimdi sahiplenme zamanı.
Eski eşim arıyor çocuklarla ilgili kaygılarını dile getiriyor. Kızın var bak unutma diyor. Aklıma annesinden makarna isteyen Ceylan Önkol geliyor, ya da panzerin acımadığı Sevcan veya Uğur Kaymaz hepsi bizim çocuklarımız değil miydi? Savaşın çocukları güneşin üstüne yürüyerek yetişmiyor mu solgun benziyle bir trafik ışığının altındaki çocukla sapanına taş koyan çocuklardan alıp uykuya dalıyoruz.
 29 HAZİRAN 2011

ALİ YILDIZ’ın abisi HÜSNÜ YILDIZ
Tel: 0533 300 96 07
cenazemiziistiyoruz@gmail.com

AÇLIK GREVİNİN 19. GÜNÜ

SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİN 19.GÜNÜ
Yeni günün ilk misafiri bir ablamız oluyor. Çay ikram ediyoruz. Elleri nasırlı yüzü rüzgâr yanığı kederi gözlerinden akıyor. Benimde eşim üç yıl asılsız bir ihbar sonucu kırk gün işkenceden sonra cezaevine yattı. Memurluğu elinden alındı. Ben iki kız çocuğum ve kaynanam bir anda yalnız kaldık. O dönemlerde kimside sahip çıkmadı. Bir anda sinirleri boşalıp ağlamaya başlıyor. Bir şey diyememenin çaresizliği ile bakışıyoruz. Bunlar yaşadığımız gerçeklerdir çok acı çektik ama devletten başka da kimseyi suçlamadık. Devlet hepimizi bizden değilsiniz diyerek düşman bellemiş. Sultan selim gibi kırdılar bizi diyor artık hep yanınızdayım her gün geleceğim deyip öfkesi dudaklarına koyup gidiyor.
Suudi Arabistan’dan Hataylı bir grup işçi arkadaş arıyor. Her gün takip ediyorlarmış bizi. İmza topluyoruz burada Suudi Arabistanlılara Türk devletini AKP’yi ve Tayyip Erdoğan’ın ikiyüzlü politikalarını anlatıyorlarmış. Ortadoğu halklarına topyekûn savaş açan ABD emperyalizminin ve Tayyip Erdoğan’ı elimizden geldiği kadar teşhir ediyoruz diyorlar. Sıcacık çöllerin sahipleri omurgasız sürüngenler olsa da biliyoruz ki gece daha çok ortaya çıkarlar. Bir koruyucu ağacımız dünyanın neresinde olursa olsun vardır ki günü hep biz karşılarız. Hataylı işçilere kucak dolusu selam yolluyoruz.
Ece Temelkuran’ı, Umur Talu’yu ve Ertuğrul Mavioğlu’nu arıyorum. Anlatıyorum süreci. İlgiyle dinliyorlar beni ve mail adreslerine konuyu ayrıntılarıyla göndermemi istiyorlar.
Bilgesu Erenus ve Mehmet Esatoğlu’nu da arıyorum. Onlarda çok duyarlılar konuya. Neler yapabileceğimizi konuşuyoruz.
Müzik sistemimiz dün akşamdan beri arızalı onarmak için arkadaşlar çeşitli çareler üretiyorlar fakat henüz halledemedik. Yeri gelmişken dersim merkezde gerçek anlamda bir sanayi olmadığı gibi ufak tefek ihtiyaçların giderilmesi için bile tamir, servis, bakım için yerler yok. Her şey Elazığ ve Malatya’dan karşılanıyor. Nüfusun üçte birinin asker ve polisten oluştuğu söyleniyor. Bu ayrışma neticesinde oluşan kamplaşma hayatın pahalılaşmasına sebep olmuş. Tabi doğa şartları ve ulaşımında bunda etkisi var. Yılların mücadele yükünü omuzlayan dersim binlerce devrimci ve yurtsevere kucak açmış bağrına basmış. Sistemin alevisi, solcusu, komünisti, aydını, tüketicisi olmak burada da etkisini gösteriyor. Devlet eliyle daha fazla teşvik ediliyor, pirim veriliyor. Yinede ne olursa olsun onca olumsuzluğa rağmen dersim dersimdir.
Ankara’dan İsmail Cengiz arıyor. Sincan kadın hapishanesinden başta Didem Akman olmak üzere bütün kadın tutsakların onurlu direnişimizi destekleyerek selamlarını iletiyor. Yine Sincan F tipinden başta Veli Dikme ve A. Kemal Aşık olmak üzere devrimci tutsakların yüreklerinden kopup gelen selamlarını iletiyor. Bizde devrimci tutsakları onurumuzdur diyor selamlıyoruz dersimin kalbinden onları.
Yıldızlar geceyi ışıtmaya başlayıp caddeler iyice sessizleşirken munzurun akan suları gibi düşlerimize dalıyoruz.
28 HAZİRAN 2011

ALİ YILDIZ’ın abisi HÜSNÜ YILDIZ
Tel: 0533 300 96 07
cenazemiziistiyoruz@gmail.com